20 Kasım 2010 Cumartesi
tutunamayanlar-oguz atay
buyuk can dedi ki:
Kovalamayin beni yataga
Hic uykum yok
Daha lafiniza karisacagim
Ortaligi dagitacagim
Televizyonu kapatacagim
Aycicegi resmi yapacagim daha
Basparmagima siir okuyacagim
Islik calacagim
Daha cok isim var
Gecenizi karartacagim
Kutahya vazonuzu kiracagim
Vakitsiz yatirmayin beni
Daha cok erken
Can Yucel
kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
kaç kilo çekerdi yalnızlık
kaç kere ezildim altında
yaz yağmurlarının
belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
kim sevmezdi çiçekleri filan
”ben sevmezdim” dedim, “yalan” dedi
bunu palyaço söyledi,
palyaço söyledi ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım
herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
sırf bu yüzden mi ağladım
alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz
biraz birazdım her şeyden
dün biraz sinirlenmiştim mesela
yarın bir kadını seveceğim biraz
biraz biraz kör oldum bügünlerde
ama rakı kadehlerini boşaltmayın
eksilmesin hiçbir şey
hiçbir şeyden dahi olsa
kalsın biraz
ii.
umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sesszce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun
bir palyaço neden yalan söylesin ki
ben palyaço olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!
hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
kaç kilo çeker ki bir palyaço
hem neden yüzüme vuruyorsunuz
bir çirkin ördek yavrusu olduğumu
gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir palyaço ne kara gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte
rakı doldurun! eksilmesin
iii.
bitmedi, yazacağım daha
yazmazsam ağlayacağım çünkü
alçakça olacak biraz
hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
her sokakta biraz daha eksilirdik
bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
”duyamadım”, derdim, “tekrar et!”
sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
sokaklar daha bir puslu
palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
ve ben daha bir alçak olurdum
ağlardım biraz
hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
hatta kuyruğuma basma diyorum
acıyor, tırmalarım,-
diyorum
kahrol, kahrol!
diyorum
iv.
geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
korktum birden, kusacak gibi oldum
”olur öyle” dedi palyaço,
”herkes alçaktır biraz”
”otur ulan!” dedim, bağırdım ona
ben bazen bağırırım biraz
”rakı doldur!” dedim, “eksilmesin!”
ben bazen eksilirim biraz
aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
bunu sonradan öğrendim
ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
bunu da sonradan öğrendim
örneğin;
geçen gün bir kadınla seviştim
biraz değil çok seviştim
ya işte öyle palyaço
diyorum ki,
bunu da yeni öğrendim
sevişmek de eksilmekmiş biraz
v.
kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
”ben sevmezdim” dedim, “yalan”
dedi
bunu palyaço söyledi
palyaço söyledi, ben yazdım
yazmasam, alçak olacaktım
hem ben roman da yazdım biraz
bazen diyorum ki, palyaço,
sen olmasan ben ne yaparım
alçakça eksilirim belki biraz
her yağmur yağışında yerindi dibine girerim
hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi
biraz biraz anlıyorum ki,
yüzler eller, o terli vücutlar filan
her şey plastikmiş biraz
vi.
haydi sirtaki yapalım palyaço
rakı doldur, yine eksildik biraz
5 Temmuz 2010 Pazartesi
1984
Michael Radford'un yönettiği film George Orwell'ın aynı isimli kitabından sinemaya uyarlanmış. Korku ütopyasında yaşayan insanlar ve düşünmenin dahi suç oldu bir düzen...1984 filmi yanlızlığın, korkunun en güzel anlatıldığı filmlerden. Aşk ve tutkunun düşman sayıldığı bu düzende yalnızca tekdüzelik ve itaat hakim...Big Brother is watching you.!
http://www.imdb.com/title/tt0087803/
2 Temmuz 2010 Cuma
clockwork orange
Stanley Kubrick tarafından yönetilen filmin kurgusu ve mekanlar mutheşem. Anthony Burgess'ın romanından uyarlanmış. Filmin her anı rahatsız edici, sıradışı. Olaylara tersten bakmamıza yardımcı oluyor. Bethoveen'ın 9 senfonisi ve Singing in the Rain'in kullanılışı alışılmışın çok dışında. Replikler ve oyunculuklar da çok güzel. Etkileyici bir filmdi. Herkese izlemesini ve düşünmesini öneriyorum.
http://www.imdb.com/title/tt0066921/ Puan 8.5
24 Haziran 2010 Perşembe
The Shining
1980 yapımı film Stanley Kubrick tarafından yönetilmiş, Stephen King'in romanından sinemaya uyarlanmış müthiş bir film. Filmin ilk dakikasından son dakikasına kadar diken üzerinde izledim. Jack Nicholson'ı hayranlıkla izledim. Danny Lloyd filmde beni en çok geren oyuncu oldu. Kendi kendine yaptığı diyaloglar ve hayalleri çok etkileyiciydi...Filmin geçtiği mekan, filmin ihtişamıyla çok uyumluydu. Herkesin izlemesi gereken bir film, şiddetle öneriyorum...
Charles Bukowski Ekmek Arası Romanından..
charles bukowski
Bazıları Delirmez
bazıları hiç delirmezben, bazen koltuğun arkasında
3-4 gün boyunca yattığım olur
orda bulurlar beni
melaikeymiş derler
sonra gırtlağımdan aşağı
şarap döküp
göğsümü ovarlar
yağ serperler üzerime
sonra kükreyerek kalkarım
atıp tutar, köpürürüm
onlara ve evrene küfreder
bahçeye kadar kovalarım
sonra kendimi çok iyi hisseder
tost ve yumurtanın başına otururum
bir şarkı mırıldanıp
aniden
pembe besili bir balina gibi
sevimli olurum
bazıları hiç delirmez
ne korkunç hayat sürüyorlardır
allah bilir
Pantolonlu Bulut'dan..
Pelteleşmiş beyninizde
kirden parlayan bir kanepede yan gelip yatan semiz bir uşak gibi
hayal kuran düşüncenizi,
kanlı bir yürek parçasıyla tedirgin edeceğim,
dalga geçeceğim, geberesiye küstah ve zehir dilli.
Tek bir ak saç yok ruhumda,
yaşlılığın çıtkırıldımlığı yok onda!
Dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle
yürüyorum - yakışıklı,
yirmi iki yaşında.
Çıtkırıldımlar!
Kemana yatırırsınız aşkı siz.
Kabalar, onu trampete yükler.
Fakat, tersyüz edebilir misiniz, kendinizi benim gibi,
Öyle ki, dudaklar kalsın ortada, salt dudaklar!
Çık da gel konuk odasından
gel de bir adam tanı,
kibirli, patiskadan ve melek soylu memur karısı.
Sen ki dudaklar çevirirsin aynı kayıtsızlıkla,
bir aşçı kadın nasıl çevirirse yemek kitabının sayfalarını...
İster misiniz
ten kudurtsun beni,
- ve gök gibi, renk değiştirerek ansızın -
ister misiniz
öylesine yumuşayım, sevecen olayım ki öylesine
hani, erkek değil de, pantolonlu bir bulut desinler bu!
İnanmıyorum çiçekli Nice diye bir yerin var olduğuna!
Benimle göklere çıkarılacaktır yeniden
hastane gibi bayatlamış erkekler,
ve atasözleri gibi yıpranmış kadınlar da...Vladimir MAYAKOVSKI
23 Haziran 2010 Çarşamba
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
Attila İLHAN
Pablo Neruda Kuruntular Kitabı
Dün aksam satın aldıgım bu kitabı bu gece okuyorum. Tam da ruh halimi yansıtıyor. Duygularını essiz bir biçimde anlatıyor Neruda;
Sessiz Olmak
Şimdi on ikiye kadar sayacakve hep birlikte susacağız.
Bir an olsun toprağın yüzünde
konuşmayalım hiçbir dilde,
bir saniye duralım,
sallamayalım kollarımızı bu kadar.
Acelesiz, motorlarsız
ne mis kokan bir an olurdu,
birlikte hepimiz
apansız bir gariplikte.
İncitmezdi balinayı
balıkçılar soğuk denizde
tuz toplayan adam
bakardı yaralı ellerine
Yeşil savaşlar hazırlayanlar,
gazlı savaşlar, ateşli savaşlar,
yaşayanı kalmayan zaferler,
temiz giysiler giyerlerdi
yürüyüp kardeşleriyle
gölgede, bir şey yapmadan.
İstediğim karıştırılmasın
kesin eylemsizlikle:
ne yaparsa odur yaşam
bir işim yok benim ölümle.
Götürebilmek uğruna hayatımızı
bu kadar sıradan olmasaydık,
ve bir an, hiçbir şey yapmasaydık,
belki dev bir sessizlik
yarıda kesebilirdi kederini
kendimizi hiç anlamayışımızın,
kendimizi ölümle korkutmanın,
belki de toprak öğretecek bize
ölü görünen her şeyin
aslında canlı olduğunu.
Şimdi on ikiye kadar sayacağım
sessiz olun, ben gideceğim.
Mulholland Dr.
David Lynch'in yazıp yönettiği sarsıcı bir film. Film bittikten sonra soluk alabildim sadece, biraz düşünme zamanı bile zor bulunuyor. Filmin olay kurgusu cok düzensiz, sanki izleyiciden bir şeyler saklarmış gibi devam ediyor film. Simgeler çok etkileyici ve tabiki filmin içindeki geçişler. Filmin derinliğine gömülüp bir daha izlemek istiyorum Mulholland Dr.'i... İzlemek isteyenler acele etsin :)
22 Haziran 2010 Salı
One Flew Over the Cuckoo's Nest
Milos Forman tarafından yönetilen filmde Jack Nicholson, Danny DeVito gibi çok başarılı oyuncular var. Bu film gerçekten oyunculuk açısından cok basarılı bir film. Olay kurgusu çok etkileyiciydi. İnsan davranışlarının değişkenligi cok güzel anlatılmıs.Filmin sonunda cok sasırdım. Ama sıradısı bir film için güzel bir son tabii.
Pablo Neruda...
Deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.
Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına.
21 Haziran 2010 Pazartesi
izlediğim filmler
http://www.imdb.com/title/tt1333631/ Imdb nin puanına aldanmayın bence izlenilmesi gereken bir film.